GİRİŞ

4857 sayılı İş Kanunu’nda (“İş Kanunu”) düzenlemede bazı çalışanlar, İş Kanunu kapsamı dışında bırakılmıştır. Hizmet sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) düzenlenmektedir. İş Kanunu kapsamı dışında kalan çalışanlar yönünden TBK’da düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin hukuki düzenlemeler uygulanabilecektir. Bu çalışmada hizmet sözleşmeleri kanun düzenlemeleri ile ilgili açıklamalara yer verilmiş ve hizmet sözleşmelerinin sona erme halleri irdelenmiştir.

I. HİZMET SÖZLEŞMESİNİN KURULMASI

I.1. TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi ile ilgili yapılan tanımlamaya göre;

Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.

TBK’nın 393. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında ise yarı zamanlı işçiler ve çıraklar da hizmet sözleşmesi kapsamı dahiline alınmıştır. İlgili maddelere göre;

“İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir. Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.”

I.2. Hizmet sözleşmesinin kurulması, TBK’nın 394. maddesinde düzenlenmiştir.

“Hizmet sözleşmesi, kanunda aksine bir hüküm olmadıkça özel bir şekle bağlı değildir. Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş sayılır. Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.”

4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen hizmet sözleşmesi ile TBK’da düzenlenen hizmet sözleşmesi nitelik olarak birbirine benzemektedir. Ancak İş Kanunu getirdiği istisnalar ile birtakım meslek gruplarını, kanunun kapsamı dışında tutmuştur.

II. İŞ KANUNU KAPSAMI DIŞINDA TUTULAN MESLEK GRUPLARI

II.1. İş Kanunu’nun 4. maddesinde kanun kapsamı dışında kalan istisna meslek gruplarına yer verilmiştir. İlgili maddeye göre;

  • Deniz ve hava taşıma işlerinde çalışan işçiler (kaptan, pilot, kabin ekibi, gemi adamları vb.),
  • 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışan işçiler,
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde çalışan işçiler,
  • Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar (3. derece dahil) hısımları arasında dışarıdan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde çalışan işçiler,
  • Ev hizmetlerinde çalışan işçiler,
  • Çıraklar
  • Sporcular
  • Rehabilite edilen kişiler,
  • 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçiler

İş Kanunu kapsamı dışında tutulmuş olup, genel kanun niteliğinde olan TBK hükümlerine tabi olacaklardır.

II.2. İş Kanunu’nun 4. maddesinin ikinci fıkrasında ise yukarıda sayılan ve kapsam dışında tutulan sektörlerde çalıştığı halde 4857 sayılı iş kanuna tabi olan işçilere yer verilmiştir. İlgili düzenlemeye göre;

  • Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işlerinde çalışan işçiler,
  • Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işlerde çalışan işçiler,
  • Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işlerde çalışan işçiler,
  • Tarım işletmelerinde yapılan yapı işlerinde çalışan işçiler,
  • Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve bahçe işlerinde çalışan işçiler,
  • Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işlerde çalışan işçiler İş Kanunu kapsamı dahilinde tutulmuştur.

II.3. İş Kanununda istisna tutulan işler bakımından görülecek uyuşmazlıklar özel yetkili olan İş Mahkemesinde değil genel yetkili olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülecektir.

 III. HİZMET SÖZLEŞMESİNİN OLAĞAN FESHİ

III.1. Hizmet sözleşmesinin olağan fesih hali TBK’nın 431. maddesinde düzenlenmiştir.

“Taraflardan her birinin, belirsiz süreli sözleşmeyi fesih sürelerine uyarak feshetme hakkı vardır.”

denilerek hizmet sözleşmesinin taraflarına sözleşme fesih sürelerine uyarak sözleşmeyi fesih etme hakkı tanımıştır. Fesih bozucu yenilik doğuran ve kullanılmasıyla birlikte sonuçlarını doğuran bir haktır ancak kanun düzenlenmesi burada feshi, gerek işverenin işyeri dengeleri gerekse de işçinin düzeninin hemen bozulmaması açısından ileri etkili olarak geçerli kılmıştır.

III.2. Belirli süreli olarak kurulan hizmet sözleşmeleri, taraflar arasında aksi kararlaştırılmadıkça herhangi bir fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Belirli süreli sözleşme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyor, taraflar aralarında yeni bir anlaşma yapmıyorsa, belirli süreli hizmet sözleşmesi, belirsiz süreli sözleşme gibi değerlendirilecektir.

Sürenin sona ermesiyle birlikte tekrar belirli süreli hizmet sözleşmesi akdedebilmek için kanun esaslı bir sebebin varlığını aramaktadır. Esaslı bir sebep olmadan tekrar eden belirli süreli hizmet sözleşmesi kurulamaz.

III.3. Taraflardan her biri, on yıldan uzun süreli hizmet sözleşmesini on yıl geçtikten sonra, altı aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedebilir. Fesih, ancak bu süreyi izleyen aybaşında hüküm ifade eder. Bunun nedeni sözleşmeler hukukunda fesih kavramının anlamıdır. Fesih, sürekli edimli sözleşmelerin ileri etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Bozucu yenilik doğuran bir haktır.

 III.4. Hizmet sözleşmelerinde fesih bildirim süreleri, TBK’nın 432. maddesinde düzenlenmiştir. Belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinin feshinden önce, durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir. Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak,

  • Hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra
  • Bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta sonra
  • Beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra

sona erer. Bu süreler kısaltılamaz, ancak sözleşmeyle artırılabilir. İşveren, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilir. Fesih bildirim sürelerinin, her iki taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse, her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır. Hizmet sözleşmesinin askıya alındığı hâllerde fesih bildirim süreleri işlemez.

 III.6. Hizmet sözleşmesinin tarafları, isterlerse hizmet sözleşmesine iki ayı aşmamak kaydıyla deneme süresi koyabilirler. Deneme süresi konulmuşsa taraflar, bu süre içinde fesih bildirim sürelerine uymak zorunda olmaksızın, hizmet sözleşmesini feshedebilirler.

III.7. TBK’nın 434. maddesinde ise hizmet sözleşmesinin taraflarını haksız feshe karşı koruma hükmü düzenlenmiştir.

Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür.”

IV. OLAĞANÜSTÜ (HAKLI NEDENLE) DERHAL FESİH HALİ

IV.1. TBK’nın 435. maddesinde hizmet sözleşmelerinde haklı nedenle fesih düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhal feshedebilir. Sözleşmeyi fesih eden taraf, fesih sebebini karşı tarafa yazılı olarak bildirmek zorundadır.

Olağanüstü fesih, ifasına başlanmış bir sözleşmede öngörülemeyen bazı sebeplerin ortaya çıkmış olması ve bu nedenle borç ilişkisinin temelinin çökmüş veya sözleşmenin devamının taraflardan beklenemeyecek ölçüde değişikliğe uğramış olması hallerinde gündeme gelir.

Öngörülemeyen sebeplere; mücbir sebep, güvenin sarsılması vb. durumlar örnek olarak verilebilir. Olağanüstü fesihte, fesih bildirim süresine riayet edilmez. Aslolan derhal fesih ilkesidir. Ancak, kanun ile bu durumun aksi kararlaştırılabilir. Haklı nedenle fesihte ortaya mutlaka hukuk düzenince de kabul görecek haklı bir gerekçe ortaya konmalıdır.

 Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi imkansızlaştıran/beklenemeyecek duruma sokan bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılacaktır. TBK’da yer alan hizmet sözleşmesinin haklı nedenle feshinin söz konusu olabilmesi için fesih beyanının yazılı olması ve işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin dayanılamaz/sürdürülemez hale gelmiş olması gerekmektedir.

IV.5. TBK’nın 436. maddesinde ise işverenin ödeme güçsüzlüğü içine düşmesi halinde, işçiye tanınan başka bir haklı nedenle fesih hali düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre;

“İşverenin ödeme güçsüzlüğüne düşmesi hâlinde işçi, sözleşmeden doğan hakları uygun bir süre içinde işveren tarafından güvenceye bağlanmazsa, sözleşmeyi derhâl feshedebilir.”

V. OLAĞANÜSTÜ (HAKLI NEDENLE) FESHİN SONUÇLARI

V.1. Türk Borçlar Kanununun (“TBK”) 438. maddesine göre;

“İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhal feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirsiz süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.”

Haklı nedenle fesih sebebi, taraflardan birinin sözleşmeye uymamasından doğmuşsa o taraf, sebep olduğu zararı, hizmet ilişkisine dayanan bütün alacakları ve hakları göz önünde tutularak, tamamen gidermekle yükümlüdür. Doğacak uyuşmazlıkta hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak haklı sebeple feshin maddi sonuçlarını değerlendirir.

VI. HİZMET SÖZLEŞMESİNİN KENDİLİĞİNDEN SONA ERMESİ

VI.1.  TBK’da olağan fesih ve haklı nedenle fesih ile birlikte hizmet sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesi halleri de düzenlenmiştir. Kendiliğinden sona erme; sürekli edimli sözleşmelerin, kanunda belirtilen özel olguların gerçekleşmesi nedeniyle ifasının imkansızlaşması, herhangi bir bildirime ve sebebe gerek kalmaksızın sona erme halidir.  Hizmet sözleşmesine ilişkin kendiliğinden sona erme halleri TBK’nın 440 ve 441. maddelerinde işçinin ölümü ve işverenin ölümü şeklinde düzenlenmiştir. 440. Maddedeki düzenlemeye göre;

 “Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür.”

VI.2. TBK’nın 441. maddesi ile hizmet sözleşmelerinde işverenin ölümü halinde kendiliğinden sona erme durumunu düzenlemiştir. İlgili maddeye göre;

“İşverenin ölümü hâlinde, yerini mirasçıları alır. Bu durumda işyerinin tamamının veya bir bölümünün devri ile gerçekleşen hizmet ilişkisinin devrine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.

Hizmet sözleşmesi ağırlıklı olarak işverenin kişiliği dikkate alınmak suretiyle kurulmuşsa, onun ölümüyle kendiliğinden  sona erer. Ancak, işçi sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zarar için, mirasçılardan hakkaniyete uygun bir tazminat isteminde bulunabilir.”

VI.3. TBK’nın 428. maddesinde düzenlenen, işyerinin tamamının veya bir bölümünün devri başlıklı düzenlemeye göre; işyerinin tamamı veya bir bölümü hukuki bir işlemle başkasına devredildiğinde (intikal), devir tarihinde işyerinde veya bir bölümde mevcut olan hizmet sözleşmeleri, bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. İşçinin hizmet süresine bağlı hakları bakımından, onun devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır denilmektedir.

 SONUÇ

TBK’da düzenlenen yasal fesih bildirim sürelerine uyularak hizmet sözleşmesinin olağan yol ile sona erdirilmesi herhangi bir sebebe dayanılmasa dahi mümkündür. Olağanüstü (haklı nedenle) fesih açısından; haklı nedenle fesih, evrensel bir hukuk kuralı olan ahde-vefa ilkesinin bir istisnasıdır ve bu nedenle son çare olarak kullanılmalıdır. Yargıtay’ın haksız fesih ile alakalı uyuşmazlıklarda sözleşmenin feshinin son çare olarak kullanıp kullanılmadığına ve tarafların sözleşmeye tahammül etme durumlarına dikkat ettiği görülmektedir.

TBK’da yapılan hizmet sözleşmerine ilişkin düzenlemelerde, İş Hukukuna hakim olan “İşçi Lehine Yorum” ve “İşçinin Korunması” ilkelerini benimsemiştir. Yukarıda da açıkladığımız üzere haksız fesih, kendiliğinden sona erme vb. hallerde TBK’nın işçi lehine olacak şekilde düzenlemelere yer verdiği görülmektedir. Çalışanların öncelikle yaptıkları işe göre hangi kanuna tabi olduklarının tespit edilmesi, İş Kanunu ve TBK kapsamında değerlendirme yapılarak hukuki uyuşmazlıklarda izlenecek yolun belirlenmesi gerekmektedir.

– Bu doküman Türkiye’de hukuk alanındaki gelişmeleri paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır. Hukuki bir görüş, tavsiye veya yönlendirme olarak değerlendirilmemelidir. Özel sorular bakımından hukuki danışman görüşü alınmalıdır.

– © 2020 Ülken Hukuk Bürosu

 

 

 

PDF